17 Aralık 2009 Perşembe
Yanlış ve...
Ne kadar da yanlış bir seçim olsa da,
Yapılanlar doğru.
Yalanlar ne kadar yanlışsa,
Üzmesi de bir o kadar doğru...
İnsan doğası ne kadar yanlışa müsaitse,
Doğru noktayı bulacağı da hayatta aşikar bir konumda,
Doğru yine doğru bi kere.
Hayatımı mahveden tacizler ne kadar yanlışsa
Kurtuluş biçimim de o kadar doğru geliyor bana...
İnsanlar ne kadar yanlış yaptığımı söylese de...
1 Aralık 2009 Salı
Dünyamı sarmışlar,
Hayatımı karartmışlar,
Neden?
Söylenmişler teker teker,
Duydum istemeden
Üstüne gittim belki kurtarır diyerekten,
Durmamak neden?
Bir kaza alanında buldum kendimi,
Başrolde ben,
Yalanları söyleyen kaçmışken,
Ağlayan olmak neden?
Neden?
Her şeye tek bir soru var,
Cevabı beklemede,
Hala oyun oynamak neden?
20 Kasım 2009 Cuma
Bir oyuncu var, salon bomboş,
Bir oyun var, seyirci yok,
Azimle oynanmaya devam eden,
Her çıkışında burun kıvrılan bir oyun...
Her sene yeniden başlayan,
Senenin sonunda yine sonu aynı olan bir oyun...
Senaryo aynı, senarist aynı...
Sadece bakıp geçer seyirciler kapıdan...
Hayallerin sürüklediği bir sahnede,
Tek kişilik bir salonda oynanmakta bu oyun...
Yalnızlığa düşmüş bir tiyatro olmuşum,
İsimler geçer gider kalbimden,
Oyunu oynayacakken oyun izleyen olurum birden...
Oyunu oynarken çekip giderler birden,
Gözyaşları yerleri temizlerken,
Cam kırıklarını ellerim kanaya kanaya toplarken,
Bir yanımda mikrofon,konuşurum birden...
"Sıradaki gelsin lütfen!"...
16 Kasım 2009 Pazartesi
Zor mu...
Rüzgarda kendini kaybetmeye,
Dalgalarla boğuşmaya çoktan hazır.
Bir çevre düşün,
İmkansızlarla dolu...
Dünya dönerken yerinde duran,
İlerlemeye çalışan bir insan düşün.
Olmazlardan ötürü yerine bağlanmış
Kendi yerinde durmaya zorlanmış
Öyle bir dünya düşün ki,
Bu durumlar olmasın...
Her şey istenen şekilde olsun...
Zor mu...İsteyene...
4 Kasım 2009 Çarşamba
Gece...
Gündüzün tüm acımasızlığını örtmekte,
Yeni acılar da getirmekte.
Uyku...tanınmayacak halde bulunmakta.
Şehir yağmura teslim olmuş
Gökyüzü ağlamakta pişmanlığı simgelercesine...
Gece,
Kahve-Sigara ikilisine eşlikle,
Muhteşem bir İstanbul sunar eşsiz severlerine.
Tüm günahlar ortadan kaybolur şehr-i İstanbul'un
Yaşananlar ve yaşanacaklar görünmez,
Yaşanmışlar ise Kahve-Sigara'ya dönmekte...
Gece,
Yalnızların yegane dostu,
Hüzünleri gizleyen bir yapı,bir karanlık perde gözlerde.
Acılarda yüzenleri güçlendirir belki de.
Geçmişe çekilecek bir perde misali,
Çöpçü gece ortalığı temizlemekte...
Gece,
Sevgileri götürmekte,
Sihirli kelimeleri içine gömmekte,
Her saat geçtikçe içine yeni ruhları da alıp götürmekte,
Uykusunda ölenlere huzur,
Uykusuz kalanlara acı vermekte...
Gece işte,adı üzerinde...
Yollardayım yine
Uyku yok gözlerimde
Yalnızım
Kendimle baş başayım
Hayatımı sorgularken
Hazinemin haritasını çıkarırken
Kimsenin anlamayacağı bir dille
Anlamayacağı şekillerle anlatırken
Doğduğum günden beri arkamda bıraktığım yolları çiziyorum
İlerisini düşünmek için hayallere dalıyorum
Labirentin ortasına ulaşmaya
Hediyemi kucaklamaya çabalıyorum
Gözlerim kör,kulaklarım sağır
Gidiyorum
Yürüyorum sadece
Her çiçeğin kokusunu duyuyorum
Bana liderlik eden
Senin kokunu taşıyan çiçekleri seçiyorum bilerek
Elerinde solup gitmesinler
Beni hatırlatsınlar diye
Bağıramıyorum neredesin diye
Boğazım düğümlenmiş üzüntüden
Konuşamıyorum tek bir kelime
Sana saklıyorum kendimi
Tüketmek istemiyorum kelimeleri
Yüzüne söylemek istiyorum
Kalbine dokunmak istiyorum ellerimle
Dokunmuyorum hiçbir çiçeğe
O güzel kokunu duyabileyim diye
Bağladım ellerimi vücudumun iki yanına
Etrafa dokunmasınlar diye
Suskun bir şekilde yollardayım
Seni bulmaya and içtim
Durmuyorum
Gece gündüz yürüyorum
Yanına gelince durmak
Sana doyasıya sarılmak istiyorum
Heyecandan kalbim atıyor
Duymuyorum
Senin kalp atışlarını hissetmek istiyorum
Hayatın anlamını orada bulmak
Bütün yalanları toprağa orada gömmek istiyorum
Kelimeleri yutsam bile kalbim durmuyor yerinde
Ben haykırmasam da o haykırıyor yine
Dinlemiyor beni
Sussam da o konuşuyor benim yerime
Ben sana saklasam da sana kelimelerimi
O söylüyor yine çırparak kanatlarını
Ben kör olsam da o bana gösteriyor yolu
Sağır olsam da duyuyor sesleri
Ben sadece kokluyorum
O bana yolu tarif ediyor
Kokuyu bulduğumda duruyor
Anlıyorum ki seni istiyor
Seni gerçekten çok seviyor
Bana da söylüyor bunu
Ben ağlıyorum
Özlemin ne kadar acı olduğunu anlıyorum
İçim yanıyor
Susuyorum
Devamlı yollardayım
Gece dostum olmuş
Uykum yalan
Aşkım bana fener olmuş
Kalbim yoldaş
Hayata bağlıyorlar beni
Yardım ediyorlar
Seni bulmam içi yol gösteriyorlar
Herkese soruyorlar seni
Ben konuşamıyorum
Yalnızca duruyorum onlar durunca
Yürüyorum onlarla beraber
Seni düşünüyorum her dakika
İçimden ağlıyorum
Bağıramıyorum ama kalbim bağırıyor benim yerime
Benim aşkım sensin diye
Dağlar eğiliyor önümde
Dayanamıyorlar sevgime
Hatırlıyorlar belki de geçmişlerini
Nasıl ayırdıklarını Ferhat ile Şirin'i
Leyla ile Mecnun'u
Aslı ile Kerem'i
Ağlıyorlar benimle beraber
Sana ulaşmama yardım ediyorlar
Haykırışlarımı duyuruyorlar
Yollardayım yine
Kör,sağır dilsiz bir şekilde
Sana ulaşma hasretiyle tutuşuyorum yine
Haykırıyorum cümle aleme
Ama duyuramıyorum sesimi
Kalbimden çıkan o sihirli iki kelimeyi
Ağlıyorum yine sensizliğe
Ama durmuyorum
Sadece seni düşünüyorum
Güzel yüzünü görmek
Sana sarılmak istiyorum
Kalbimi sana teslim etmek
Senin kollarında son nefesimi vermek istiyorum
Bana dünyaları verseler de
Seni çok seviyorum
Bir gece masalı
Çok bulutlu bir ruh,
Sağanak yağışla sulanmış bir yastık var önümde.
Gözlerimin nemini hala kurutamamış bir gün yükselir dünyanın herhangi bir yerinde.
Daha yeni kapanmıştır nemli gözler,
Yeni durmuştur bu sağanak belki de...
Sanki bir toprak kokusu yükselir burnuma,
Pamuklar ekilmiş,hüzün biçilmiş...
Yaşamsal güçler sağanağın selinde erimiş,
Karanlığın üstüne aydınlık girizgah geçerkene...
Sabah ezanları olmuş ninnilerim,
Kapanmaz oldu gözlerim,
Fütursuzca dolaşır yaşamak istercesine içimdeki zehir.
Bir günahın işlenmesinden sonra oluşan pişmanlık misali,
Durdurur uykuyu uyutmaz beni,
Akıtır zamanı bir sel gibi,
Bir sağa bir sola savrulur vücudum
Fırtınanın bir ağacı önüne katıp olanca gücüyle silkelercesine...
Bir gecenin bitişiydi bu belki de,
Mutlu bir son yazılmamıştı içine,
Kötülüğün mürekkebi doldurulmuş,
Durduramıyorum bu karmaşayı,akıyor istemeden,
Söküyor içimdeki her iyi düşünceyi,
Kanatıyor içimdeki yeni dinmiş her yarayı,
Sağanağın seli alıp götürüyor ruhumu,
Parçalı bulutların arasından bir parlaklık seçiyorum,
Gitmeye çalışıyorum ama kendimi durduramıyorum,
Selin içerisinde yuvarlanıyorum,
Freni patlamış bir kamyon misali....
13 Ekim 2009 Salı
Sabaha karşıydı kalkışı motorsuz uçağın,
Bir rüzgar oldu acıları,
Gözümde büyüdü uzakları.
Odamın penceresinde gördüm ışığı,
Acıyla kavuruyordu insanları,
Hissettirmeden,
Gidiyordu yüzünü göstermeden.
Ekim'in 6 sında başladı ölümün yolculuğu,
Sabah saat 6 suları bulundu tabutu,
İçini doldurmak üzere aranıyordu bomboş vücudu,
Ruhu uzaklara kaybolmuştu.
Dicle'nin sularını dolduruyor gözyaşları
Yağmurlarla uğurluyor İstanbul sokakları
Bir arabanın bulunmasıyla başladı yolculuğu,
Ortaköy'de buluştu kara ile boş vücudu...
(Okulumuzun en sevilen hocalarından,kendisinin de dersini aldığım ve her dersine katılmayı çok sevdiğim, Dicle Koğacıoğlu anısına...Ruhun şad olsun hocam...)
10 Eylül 2009 Perşembe
Beklemeyi kaldıramaz artık yüreğim,
Her defasında kanlar ve yaşlar süzerim,
Gözlerimden akar gider kırıklarım...
Çığlıkla kırmaya çalışırım geceyi,
Uyumadan beklerim güneşi,
Rahatsızlıktır uykunun bedeli,
Parçalı bulutludur hep gözlerim...
Düşünürüm,isterim,beklerim,
Her defasında yenik düşerim,
Umutsuzca umuda yüzerim,
Hayatımdır ellerimden kaybettiğim...
Gecelerdir düşman bellediğim,
Gündüzlerdir yegane düşlerim,
Uzanmak ister ellerim,
Boşlukta dolaşır hayallerim...
6 Ağustos 2009 Perşembe
26 Temmuz 2009 Pazar
Zaman
Acımasızca alıyor insanı çemberine,
Olduğundan ya daha yaşlı yapıyor,
Ya da daha olgun,
Anlaşılmıyor zaman,
Akıyor sessizce,
Güçlü olanlar kalıyor dünyada,
Zayıf olanlar gidiyor teker teker.
Eriyor zaman bir buz dağı misali,
Dökülüyor denize savaşı kaybeden bir ordu gibi...
Kayıp gidiyor zaman,
Yaşanmadıkça kayıp,
Yaşandıkça sevgi veriyor insana.
Bazen yağmurlarla yıkıyor onları,
Bazen gözyaşlarıyla...
Kopmalarla şiddetleniyor zaman,
Güçleniyor bir canavar misali,
Kayıp giden yıldızlarla,
Koparıyor bir parça kalbi,nefesi...
Hayattır aslında zaman,
Geçip gider bu hayattan,
Bir uyku ile uyanıklık arasında,
Bir bilinç akışında,
Belirleyiverir yolunu anında...
Rotasını bulma çabasında bir kaptan,
Rüzgarını bekleyen bir yelken misali,
Bekliyorum bir hareketi.
Bir duygu selinin tam ortasında,
Kayalıklara tutunmakta ellerim.
Yaşam ölümün tam kıyısında,
Kurtulmak gitmek istiyor bedenim.
Bir sıcaklık hisseder kalbim,
Kendiliğinden mi dışarıdan mı bilemedim.
Anlamını daha çözemeden,
Kendimde tutmayı deneyeceğim.
Yaşamla ölümün kıyısında,
Yanan bir kalp taşıyorum.
Bir jet motorunun sıcaklığında,
Yaşamın tadına varırcasına kalbimi hissediyorum.
Fazlasını kaldırır mı bedenim,
Bunun çözümü içindeyim.
Zaman denen iksirli akışkanın yolunda,
Dayanmayı deneyeceğim.
Faruk ILERI
Uzaklar
Bir su kadar berraktı uzaklar.
Bir dürbün mesafesinde bakışlar,
Yakınlaşırdı uzaklıklar.
Sahipleri uzakta olsa da
Kalpleri aynı atardı,
Bir mutluluk ya da bir acı,
Etkilerdi dünyaya bakışları.
Beraber olmaya çekinen insanlar,
Uzaktan daha mutlu duruyorlardı.
Kendilerini uzaklara hapsedenler,
Acıyla,mutlulukla kavrulurlardı.
Bir yaşamın perdesiydi uzaklar,
Bir kerede yakınlaşır giderdi.
Kırılmış ormanların ardında kalanlar,
Gözlerden yaşlarla silinir geçerdi.
Faruk ILERI
14 Temmuz 2009 Salı
Ertelenmek,Ertelemek...
Hayatta ertelenmek,
Bir insana bu kadar koysa gerek,
Mutluluğu bir kademe daha ileri itmek,
Bu kadar üzüntüyü hayatta kaldırmak demek...
Ertelemek,
Hayalleri ertelemek,
Bir çocuğu bu kadar ağlatmak demek,
Bir kalbi binlerce parçaya bölüp,
Hepsinin üstünden bir silindirle geçmek demek...
Unutulmak,
Bir kenara atılmak,
Bir insanı olabildiğince kızdırmak,
Bayılana kadar ruhunu dövmek demek,
Demirin örs ile çekiç arasındaki işkencesinden,
Evlerin bir kırık arasında kağıt gibi ezilmesinden,
Daha ağır bir işkence olsa gerek,
Anlamı da,
İnsanın kalbine hançer üstüne hançer geçirerek tekrar tekrar öldürmek olsa gerek...
Faruk ILERI
11 Haziran 2009 Perşembe
Katil Uçak
Bir gecenin kör karanlığında toprağa gömülen
Aydınlıktı bana onun yerini gösteren
Yalan söylemeden,acıyı gizlemeden
Bir anıydı hayatımdan geçip giden
İsimsizlerden kendini ayıran
Sonunu hiç düşünmeden
Bir çantada diyardan diyara uçup giden
Bir çift göz geçti hayatımdan
Kalbimin içini ısıtan
Yüzüme gülücükler konduran
Mezara girmeden ateşi uzaklara kaçan...
Bir hayata şahit oldum,
iki insanın bir arada mutlu olup,
Birinin zamansız uçtuğu.
O gün kaderinden habersiz ben de uçtum
Ancak bir havaalanından diğerine konarak...
Bir dağ sırasıydı dünyaları durduran
Bir gece vaktiydi hayatları söndüren
Bir dönüştü sadece bekledikleri
Ummadıkları bir çarpmayla sonlandı her şeyi
Bir katildi herşeyi susturan
İçindekilerle beraber kendini de öldüren
Bir katil uçaktı hayatları değiştiren
Kaderleri sadece bir sefer kesiştiren...
Faruk ILERI
3 Haziran 2009 Çarşamba
Duygusallıkla Gerçeklik Arasında
Her dakika ölür,her saat eskir gider,
Ama her zaman yeni bir gün,
Yeni bir an doğar hayata...
Yaşam da akıp gider zamanla,
Durmaz asla,durdurulamaz da,
Eskiler yenleri getirir,
Tarihin tozlu sayfalarına karışarak...
Hayat gider gelir aslında,
Hem tarihin tozlu sayfalarında,
Hem de doğan her anda,
Duygusallıkla gerçeklik arasında...
Faruk ILERI
16 Mayıs 2009 Cumartesi
Herşey Sende Gizli
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;
Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin...
Can Yücel(Saygıyla anıyoruz...)
14 Mayıs 2009 Perşembe
Son Veda
Gittiğim yeri hatırlamıyorum,
Ne durumdayım anlamıyorum,
Kendimi bir sona hazırlamaya uğraşıyorum.
Belki bir kafede,
Belki herhangi bir yerde,
Belki de bir bankta bırakacaksın beni,
Vücuduma yeni kilitler arıyorum.
Son kez tuttuğum elini,
Son kez kokusunu aldığım tenini,
Son kez öptüğüm dudaklarını,
Vücuduma kilitliyorum.
İstediğimi söyleyemiyorum,
Boğazımı düğümlüyorum,
Çıkmasın istiyorum son veda,
Çıkmasın ağzımdan bir hoşçakal sana,
Çıkmasın istiyorum bir elveda.
Savaşı kaybeden bir general gibi
Son perdeyi oynayan bir oyuncu gibi
Terkediyorum sahneyi,
Boğazımdan cılız bir şekilde çıkıyor,
Sana söylenecek son veda,
Cılızca çıkıyor dudağımdan sana elveda...
Faruk ILERI
11 Mayıs 2009 Pazartesi
Vücudum Olmuş Zaman
Gözyaşlarım saniyeleri,
Ellerim dakikaları,
Ayaklarım saatleri gösterir oldu.
Ellerime düşen her saniye
Alıyor dakikaları birer birer,
Ellerimden kayan her dakika
Ayaklarıma bir kaya misali düşüyor.
Yaralarım içimi eritiyor,
Kanamaları durduramıyor zaman.
Dedim ya,vücudum oldu zaman,
Kayıyor her saniye dünyadan.
Bir gözyaşı bir saniye,
Her düşen kaya bir saat.
Dedim ya,vücudum oldu zaman,
Günler gözümde büyüdü oldu kocaman.
Korkanların tırmanmaya cesaret edemediği bir sıra dağ;ama
Saatler tırmanıyor,saatler akıyor,
Her saat yeni bir yara açıyor zamanda.
Dedim ya vücudum oldu zaman,
Her saat yeniden düşen bir damla kan.
Beklemiyor damlalar,beklemiyor zaman,
Acı vererek geçiyor vücuttan...
Faruk ILERI
Yağmur Vardı Taksim'de
Tatlı bir melodi fısıldardı gezerken
Dinlediğim müziği bastırırdı
Sanki bir piyano resitali
Sanki bir opera aryası
Hiçbiri değildi belki de
Kendine özgüydü kesinlikle
Yağmur vardı bugün Taksim'de
Bana yoldaşlık ederdi
Seni anlatırdı bana
Ya bir damlasıyla
Ya da sırılsıklam ıslatarak
Sıcaklığını aramaya itiyordu beni
Özlemi anlatıyordu bana
Yağmur vardı bugün Taksim'de
Yalnızlığımı kovan
Belki de kalbime bir sıcaklık konduran
Kırmızı şarabın tadını bana hissettiren
Senin kokunu bana getiren bir rüzgar vardı Taksim'de
Seni bana özleten
Mutlu insanlar,o anı yaşayan çiftler vardı Taksim'de
Etrafımdan transit geçen
Mutsuzluğuma,sensizliğime aldırmadan
Hayatımın zindan olduğunu kantlarcasına geçiyorlardı yanımdan
Ben ise aldırmamaya çalışıyordum
Saniyeler saat,dakikalar gün,saatler ise yıl olmuştu bende
Geçmek bilmiyordu,acı veriyordu,anlamıyordu
Hızlan artık dediğimi duymuyordu
Saplıyordu hançerleri kalbime tek tek.
Yağmur vardı bugün Taksim'de
Her damlasına kelimeler ve gözyaşları koyup
Sana yollamak istediğim
Tatlı bir yağmur vardı Taksim'de
Sana karşı hislerimi alıp
Sana götürmek isteyen
Yağmur vardı bugün Taksim'de
Beni oradan alıp
Sana getiren
Yağmur vardı bugün Taksim'de
Seni seviyorum dedirten.
Faruk ILERI
Seni Seviyorum
Yürüyorum bir bilinmeyene
Ağlıyorum sensiz geçirdiğim günlere
Uyuyamıyorum
Yağmurda seninle koşmak
Seninle ıslanmak istiyorum
Kalbimi dinliyorum
Bana yol göstersin istiyorum
Işığı arıyorum
Bakıyorum etrafıma
Göremiyorum
Güneş çıksa dahi gökyüzüne
Ben kayboluyorum
Karanlıktayım
Kurtulamıyorum
Işık arıyorum
Bakıyorum etrafıma
Seni arıyorum
Bulmıyorum
Bir yerlerde bulmayı
Sana ulaşmayı
Bana yol gösterip karanlıktan kurtarmanı umuyorum
Sadece bekliyorum
Kendime bakamıyorum
Bana bakmanı istiyorum
Karanlıktayım
Bağırıyorum
Gel beni bul ve kurtar diye
Haykırıyorum denizlere,dağlara,heryere
Seni seviyorum diye.
Faruk ILERI
Uzaktan Sevmek
En fazla kalbi acıtır uzaktan sevmek,
Yanında olmak ama doya doya öpememek,
Yanında olamasan da resmini her gördüğünde öpmek,
Yine de o cesareti kendinde bulamamak.
Hayatı zehir eder bulmadan onu,
Her içtiğin katı olur boğazında kalır,
Her kelimen düğümlenir konuşamazsın,
Kalbin hızla çarpar yerinden oynayamazsın,
İkilemler sarar etrafını,
Hayatı zindana çevirir,
Işığı siler etrafından,
Yazı kışa çevirir,
Kışı ise...
Faruk ILERI
10 Mayıs 2009 Pazar
Bilmiyorum...
Unutulup gitsem bu hayatta
Kimse farkına varmayacak
İsmimi bile hatırlamayacaklar belki
Sadece bir deli çocuk olarak anılacağım bu dünyada
Ve sadece
İnsanların aklında isimsizlerden biri olacağım
Unutulmuş insanlar demetinde solmuş bir gül olacak bedenim
Şu hayatta döktüğüm gözyaşları suyum olacak benim
Ve beni besleyen hiç kimse olmayacak
Kopsam bu dünyadan
Kimse nereye gittiğimi sormayacak bir diğerine
Kendi hayatlarına devam edecekler
Kaybolan insanın yerine yeni birini çok rahat koyacaklar
Ama kaybettikleri beni hatırladıklarında
Ona ihtiyaç duyduklarında
Gördüğü manzara karşısında
Şok olacak
Görünmez bir devim bu dünyada
Yalnızım yürüyorum çorak topraklarda
Ne sevdiklerim benim yanımda
Ne de mekân tanımaksızın tanıştığım insanlar
Sadece yaptıklarım ve yapmak istediklerim takılmış kollarıma
Yalan olmuşum bu dünyada haberim yok
Kimsenin umurunda değilim ben
Neyim ben? Kimim bu dünyada?
Bilmiyorum…
Faruk ILERI
Yollardayım Yine
Uyku yok gözlerimde
Yalnızım
Kendimle baş başayım
Hayatımı sorgularken
Hazinemin haritasını çıkarırken
Kimsenin anlamayacağı bir dille
Anlamayacağı şekillerle anlatırken
Doğduğum günden beri arkamda bıraktığım yolları çiziyorum
İlerisini düşünmek için hayallere dalıyorum
Labirentin ortasına ulaşmaya
Hediyemi kucaklamaya çabalıyorum
Gözlerim kör,kulaklarım sağır
Gidiyorum
Yürüyorum sadece
Her çiçeğin kokusunu duyuyorum
Bana liderlik eden
Senin kokunu taşıyan çiçekleri seçiyorum bilerek
Elerinde solup gitmesinler
Beni hatırlatsınlar diye
Bağıramıyorum neredesin diye
Boğazım düğümlenmiş üzüntüden
Konuşamıyorum tek bir kelime
Sana saklıyorum kendimi
Tüketmek istemiyorum kelimeleri
Yüzüne söylemek istiyorum
Kalbine dokunmak istiyorum ellerimle
Dokunmuyorum hiçbir çiçeğe
O güzel kokunu duyabileyim diye
Bağladım ellerimi vücudumun iki yanına
Etrafa dokunmasınlar diye
Suskun bir şekilde yollardayım
Seni bulmaya and içtim
Durmuyorum
Gece gündüz yürüyorum
Yanına gelince durmak
Sana doyasıya sarılmak istiyorum
Heyecandan kalbim atıyor
Duymuyorum
Senin kalp atışlarını hissetmek istiyorum
Hayatın anlamını orada bulmak
Bütün yalanları toprağa orada gömmek istiyorum
Kelimeleri yutsam bile kalbim durmuyor yerinde
Ben haykırmasam da o haykırıyor yine
Dinlemiyor beni
Sussam da o konuşuyor benim yerime
Ben sana saklasam da sana kelimelerimi
O söylüyor yine çırparak kanatlarını
Ben kör olsam da o bana gösteriyor yolu
Sağır olsam da duyuyor sesleri
Ben sadece kokluyorum
O bana yolu tarif ediyor
Kokuyu bulduğumda duruyor
Anlıyorum ki seni istiyor
Seni gerçekten çok seviyor
Bana da söylüyor bunu
Ben ağlıyorum
Özlemin ne kadar acı olduğunu anlıyorum
İçim yanıyor
Susuyorum
Devamlı yollardayım
Gece dostum olmuş
Uykum yalan
Aşkım bana fener olmuş
Kalbim yoldaş
Hayata bağlıyorlar beni
Yardım ediyorlar
Seni bulmam içi yol gösteriyorlar
Herkese soruyorlar seni
Ben konuşamıyorum
Yalnızca duruyorum onlar durunca
Yürüyorum onlarla beraber
Seni düşünüyorum her dakika
İçimden ağlıyorum
Bağıramıyorum ama kalbim bağırıyor benim yerime
Benim aşkım sensin diye
Dağlar eğiliyor önümde
Dayanamıyorlar sevgime
Hatırlıyorlar belki de geçmişlerini
Nasıl ayırdıklarını Ferhat ile Şirin'i
Leyla ile Mecnun'u
Aslı ile Kerem'i
Ağlıyorlar benimle beraber
Sana ulaşmama yardım ediyorlar
Haykırışlarımı duyuruyorlar
Yollardayım yine
Kör,sağır dilsiz bir şekilde
Sana ulaşma hasretiyle tutuşuyorum yine
Haykırıyorum cümle aleme
Ama duyuramıyorum sesimi
Kalbimden çıkan o sihirli iki kelimeyi
Ağlıyorum yine sensizliğe
Ama durmuyorum
Sadece seni düşünüyorum
Güzel yüzünü görmek
Sana sarılmak istiyorum
Kalbimi sana teslim etmek
Senin kollarında son nefesimi vermek istiyorum
Bana dünyaları verseler de
Seni çok seviyorum
Faruk ILERI
Merhaba...
O zaman...GEÇİŞ DÖNEMİ BAŞLASIN...
(Kullanmak isteyenler benimle bağlantıya geçsin...izinsiz kullananlar olursa...hiç tavsiye etmiyorum...)