Bir tiyatro oyunu,
Bir oyuncu var, salon bomboş,
Bir oyun var, seyirci yok,
Azimle oynanmaya devam eden,
Her çıkışında burun kıvrılan bir oyun...
Her sene yeniden başlayan,
Senenin sonunda yine sonu aynı olan bir oyun...
Senaryo aynı, senarist aynı...
Sadece bakıp geçer seyirciler kapıdan...
Hayallerin sürüklediği bir sahnede,
Tek kişilik bir salonda oynanmakta bu oyun...
Yalnızlığa düşmüş bir tiyatro olmuşum,
İsimler geçer gider kalbimden,
Oyunu oynayacakken oyun izleyen olurum birden...
Oyunu oynarken çekip giderler birden,
Gözyaşları yerleri temizlerken,
Cam kırıklarını ellerim kanaya kanaya toplarken,
Bir yanımda mikrofon,konuşurum birden...
"Sıradaki gelsin lütfen!"...
20 Kasım 2009 Cuma
16 Kasım 2009 Pazartesi
Zor mu...
Bir adam düşün,
Rüzgarda kendini kaybetmeye,
Dalgalarla boğuşmaya çoktan hazır.
Bir çevre düşün,
İmkansızlarla dolu...
Dünya dönerken yerinde duran,
İlerlemeye çalışan bir insan düşün.
Olmazlardan ötürü yerine bağlanmış
Kendi yerinde durmaya zorlanmış
Öyle bir dünya düşün ki,
Bu durumlar olmasın...
Her şey istenen şekilde olsun...
Zor mu...İsteyene...
Rüzgarda kendini kaybetmeye,
Dalgalarla boğuşmaya çoktan hazır.
Bir çevre düşün,
İmkansızlarla dolu...
Dünya dönerken yerinde duran,
İlerlemeye çalışan bir insan düşün.
Olmazlardan ötürü yerine bağlanmış
Kendi yerinde durmaya zorlanmış
Öyle bir dünya düşün ki,
Bu durumlar olmasın...
Her şey istenen şekilde olsun...
Zor mu...İsteyene...
4 Kasım 2009 Çarşamba
Gece...
Gece,
Gündüzün tüm acımasızlığını örtmekte,
Yeni acılar da getirmekte.
Uyku...tanınmayacak halde bulunmakta.
Şehir yağmura teslim olmuş
Gökyüzü ağlamakta pişmanlığı simgelercesine...
Gece,
Kahve-Sigara ikilisine eşlikle,
Muhteşem bir İstanbul sunar eşsiz severlerine.
Tüm günahlar ortadan kaybolur şehr-i İstanbul'un
Yaşananlar ve yaşanacaklar görünmez,
Yaşanmışlar ise Kahve-Sigara'ya dönmekte...
Gece,
Yalnızların yegane dostu,
Hüzünleri gizleyen bir yapı,bir karanlık perde gözlerde.
Acılarda yüzenleri güçlendirir belki de.
Geçmişe çekilecek bir perde misali,
Çöpçü gece ortalığı temizlemekte...
Gece,
Sevgileri götürmekte,
Sihirli kelimeleri içine gömmekte,
Her saat geçtikçe içine yeni ruhları da alıp götürmekte,
Uykusunda ölenlere huzur,
Uykusuz kalanlara acı vermekte...
Gece işte,adı üzerinde...
Gündüzün tüm acımasızlığını örtmekte,
Yeni acılar da getirmekte.
Uyku...tanınmayacak halde bulunmakta.
Şehir yağmura teslim olmuş
Gökyüzü ağlamakta pişmanlığı simgelercesine...
Gece,
Kahve-Sigara ikilisine eşlikle,
Muhteşem bir İstanbul sunar eşsiz severlerine.
Tüm günahlar ortadan kaybolur şehr-i İstanbul'un
Yaşananlar ve yaşanacaklar görünmez,
Yaşanmışlar ise Kahve-Sigara'ya dönmekte...
Gece,
Yalnızların yegane dostu,
Hüzünleri gizleyen bir yapı,bir karanlık perde gözlerde.
Acılarda yüzenleri güçlendirir belki de.
Geçmişe çekilecek bir perde misali,
Çöpçü gece ortalığı temizlemekte...
Gece,
Sevgileri götürmekte,
Sihirli kelimeleri içine gömmekte,
Her saat geçtikçe içine yeni ruhları da alıp götürmekte,
Uykusunda ölenlere huzur,
Uykusuz kalanlara acı vermekte...
Gece işte,adı üzerinde...
Yollardayım yine
Gecelerle dost oldum
Uyku yok gözlerimde
Yalnızım
Kendimle baş başayım
Hayatımı sorgularken
Hazinemin haritasını çıkarırken
Kimsenin anlamayacağı bir dille
Anlamayacağı şekillerle anlatırken
Doğduğum günden beri arkamda bıraktığım yolları çiziyorum
İlerisini düşünmek için hayallere dalıyorum
Labirentin ortasına ulaşmaya
Hediyemi kucaklamaya çabalıyorum
Gözlerim kör,kulaklarım sağır
Gidiyorum
Yürüyorum sadece
Her çiçeğin kokusunu duyuyorum
Bana liderlik eden
Senin kokunu taşıyan çiçekleri seçiyorum bilerek
Elerinde solup gitmesinler
Beni hatırlatsınlar diye
Bağıramıyorum neredesin diye
Boğazım düğümlenmiş üzüntüden
Konuşamıyorum tek bir kelime
Sana saklıyorum kendimi
Tüketmek istemiyorum kelimeleri
Yüzüne söylemek istiyorum
Kalbine dokunmak istiyorum ellerimle
Dokunmuyorum hiçbir çiçeğe
O güzel kokunu duyabileyim diye
Bağladım ellerimi vücudumun iki yanına
Etrafa dokunmasınlar diye
Suskun bir şekilde yollardayım
Seni bulmaya and içtim
Durmuyorum
Gece gündüz yürüyorum
Yanına gelince durmak
Sana doyasıya sarılmak istiyorum
Heyecandan kalbim atıyor
Duymuyorum
Senin kalp atışlarını hissetmek istiyorum
Hayatın anlamını orada bulmak
Bütün yalanları toprağa orada gömmek istiyorum
Kelimeleri yutsam bile kalbim durmuyor yerinde
Ben haykırmasam da o haykırıyor yine
Dinlemiyor beni
Sussam da o konuşuyor benim yerime
Ben sana saklasam da sana kelimelerimi
O söylüyor yine çırparak kanatlarını
Ben kör olsam da o bana gösteriyor yolu
Sağır olsam da duyuyor sesleri
Ben sadece kokluyorum
O bana yolu tarif ediyor
Kokuyu bulduğumda duruyor
Anlıyorum ki seni istiyor
Seni gerçekten çok seviyor
Bana da söylüyor bunu
Ben ağlıyorum
Özlemin ne kadar acı olduğunu anlıyorum
İçim yanıyor
Susuyorum
Devamlı yollardayım
Gece dostum olmuş
Uykum yalan
Aşkım bana fener olmuş
Kalbim yoldaş
Hayata bağlıyorlar beni
Yardım ediyorlar
Seni bulmam içi yol gösteriyorlar
Herkese soruyorlar seni
Ben konuşamıyorum
Yalnızca duruyorum onlar durunca
Yürüyorum onlarla beraber
Seni düşünüyorum her dakika
İçimden ağlıyorum
Bağıramıyorum ama kalbim bağırıyor benim yerime
Benim aşkım sensin diye
Dağlar eğiliyor önümde
Dayanamıyorlar sevgime
Hatırlıyorlar belki de geçmişlerini
Nasıl ayırdıklarını Ferhat ile Şirin'i
Leyla ile Mecnun'u
Aslı ile Kerem'i
Ağlıyorlar benimle beraber
Sana ulaşmama yardım ediyorlar
Haykırışlarımı duyuruyorlar
Yollardayım yine
Kör,sağır dilsiz bir şekilde
Sana ulaşma hasretiyle tutuşuyorum yine
Haykırıyorum cümle aleme
Ama duyuramıyorum sesimi
Kalbimden çıkan o sihirli iki kelimeyi
Ağlıyorum yine sensizliğe
Ama durmuyorum
Sadece seni düşünüyorum
Güzel yüzünü görmek
Sana sarılmak istiyorum
Kalbimi sana teslim etmek
Senin kollarında son nefesimi vermek istiyorum
Bana dünyaları verseler de
Seni çok seviyorum
Uyku yok gözlerimde
Yalnızım
Kendimle baş başayım
Hayatımı sorgularken
Hazinemin haritasını çıkarırken
Kimsenin anlamayacağı bir dille
Anlamayacağı şekillerle anlatırken
Doğduğum günden beri arkamda bıraktığım yolları çiziyorum
İlerisini düşünmek için hayallere dalıyorum
Labirentin ortasına ulaşmaya
Hediyemi kucaklamaya çabalıyorum
Gözlerim kör,kulaklarım sağır
Gidiyorum
Yürüyorum sadece
Her çiçeğin kokusunu duyuyorum
Bana liderlik eden
Senin kokunu taşıyan çiçekleri seçiyorum bilerek
Elerinde solup gitmesinler
Beni hatırlatsınlar diye
Bağıramıyorum neredesin diye
Boğazım düğümlenmiş üzüntüden
Konuşamıyorum tek bir kelime
Sana saklıyorum kendimi
Tüketmek istemiyorum kelimeleri
Yüzüne söylemek istiyorum
Kalbine dokunmak istiyorum ellerimle
Dokunmuyorum hiçbir çiçeğe
O güzel kokunu duyabileyim diye
Bağladım ellerimi vücudumun iki yanına
Etrafa dokunmasınlar diye
Suskun bir şekilde yollardayım
Seni bulmaya and içtim
Durmuyorum
Gece gündüz yürüyorum
Yanına gelince durmak
Sana doyasıya sarılmak istiyorum
Heyecandan kalbim atıyor
Duymuyorum
Senin kalp atışlarını hissetmek istiyorum
Hayatın anlamını orada bulmak
Bütün yalanları toprağa orada gömmek istiyorum
Kelimeleri yutsam bile kalbim durmuyor yerinde
Ben haykırmasam da o haykırıyor yine
Dinlemiyor beni
Sussam da o konuşuyor benim yerime
Ben sana saklasam da sana kelimelerimi
O söylüyor yine çırparak kanatlarını
Ben kör olsam da o bana gösteriyor yolu
Sağır olsam da duyuyor sesleri
Ben sadece kokluyorum
O bana yolu tarif ediyor
Kokuyu bulduğumda duruyor
Anlıyorum ki seni istiyor
Seni gerçekten çok seviyor
Bana da söylüyor bunu
Ben ağlıyorum
Özlemin ne kadar acı olduğunu anlıyorum
İçim yanıyor
Susuyorum
Devamlı yollardayım
Gece dostum olmuş
Uykum yalan
Aşkım bana fener olmuş
Kalbim yoldaş
Hayata bağlıyorlar beni
Yardım ediyorlar
Seni bulmam içi yol gösteriyorlar
Herkese soruyorlar seni
Ben konuşamıyorum
Yalnızca duruyorum onlar durunca
Yürüyorum onlarla beraber
Seni düşünüyorum her dakika
İçimden ağlıyorum
Bağıramıyorum ama kalbim bağırıyor benim yerime
Benim aşkım sensin diye
Dağlar eğiliyor önümde
Dayanamıyorlar sevgime
Hatırlıyorlar belki de geçmişlerini
Nasıl ayırdıklarını Ferhat ile Şirin'i
Leyla ile Mecnun'u
Aslı ile Kerem'i
Ağlıyorlar benimle beraber
Sana ulaşmama yardım ediyorlar
Haykırışlarımı duyuruyorlar
Yollardayım yine
Kör,sağır dilsiz bir şekilde
Sana ulaşma hasretiyle tutuşuyorum yine
Haykırıyorum cümle aleme
Ama duyuramıyorum sesimi
Kalbimden çıkan o sihirli iki kelimeyi
Ağlıyorum yine sensizliğe
Ama durmuyorum
Sadece seni düşünüyorum
Güzel yüzünü görmek
Sana sarılmak istiyorum
Kalbimi sana teslim etmek
Senin kollarında son nefesimi vermek istiyorum
Bana dünyaları verseler de
Seni çok seviyorum
Bir gece masalı
Parçalı bulutlu bir hava,
Çok bulutlu bir ruh,
Sağanak yağışla sulanmış bir yastık var önümde.
Gözlerimin nemini hala kurutamamış bir gün yükselir dünyanın herhangi bir yerinde.
Daha yeni kapanmıştır nemli gözler,
Yeni durmuştur bu sağanak belki de...
Sanki bir toprak kokusu yükselir burnuma,
Pamuklar ekilmiş,hüzün biçilmiş...
Yaşamsal güçler sağanağın selinde erimiş,
Karanlığın üstüne aydınlık girizgah geçerkene...
Sabah ezanları olmuş ninnilerim,
Kapanmaz oldu gözlerim,
Fütursuzca dolaşır yaşamak istercesine içimdeki zehir.
Bir günahın işlenmesinden sonra oluşan pişmanlık misali,
Durdurur uykuyu uyutmaz beni,
Akıtır zamanı bir sel gibi,
Bir sağa bir sola savrulur vücudum
Fırtınanın bir ağacı önüne katıp olanca gücüyle silkelercesine...
Bir gecenin bitişiydi bu belki de,
Mutlu bir son yazılmamıştı içine,
Kötülüğün mürekkebi doldurulmuş,
Durduramıyorum bu karmaşayı,akıyor istemeden,
Söküyor içimdeki her iyi düşünceyi,
Kanatıyor içimdeki yeni dinmiş her yarayı,
Sağanağın seli alıp götürüyor ruhumu,
Parçalı bulutların arasından bir parlaklık seçiyorum,
Gitmeye çalışıyorum ama kendimi durduramıyorum,
Selin içerisinde yuvarlanıyorum,
Freni patlamış bir kamyon misali....
Çok bulutlu bir ruh,
Sağanak yağışla sulanmış bir yastık var önümde.
Gözlerimin nemini hala kurutamamış bir gün yükselir dünyanın herhangi bir yerinde.
Daha yeni kapanmıştır nemli gözler,
Yeni durmuştur bu sağanak belki de...
Sanki bir toprak kokusu yükselir burnuma,
Pamuklar ekilmiş,hüzün biçilmiş...
Yaşamsal güçler sağanağın selinde erimiş,
Karanlığın üstüne aydınlık girizgah geçerkene...
Sabah ezanları olmuş ninnilerim,
Kapanmaz oldu gözlerim,
Fütursuzca dolaşır yaşamak istercesine içimdeki zehir.
Bir günahın işlenmesinden sonra oluşan pişmanlık misali,
Durdurur uykuyu uyutmaz beni,
Akıtır zamanı bir sel gibi,
Bir sağa bir sola savrulur vücudum
Fırtınanın bir ağacı önüne katıp olanca gücüyle silkelercesine...
Bir gecenin bitişiydi bu belki de,
Mutlu bir son yazılmamıştı içine,
Kötülüğün mürekkebi doldurulmuş,
Durduramıyorum bu karmaşayı,akıyor istemeden,
Söküyor içimdeki her iyi düşünceyi,
Kanatıyor içimdeki yeni dinmiş her yarayı,
Sağanağın seli alıp götürüyor ruhumu,
Parçalı bulutların arasından bir parlaklık seçiyorum,
Gitmeye çalışıyorum ama kendimi durduramıyorum,
Selin içerisinde yuvarlanıyorum,
Freni patlamış bir kamyon misali....
Kaydol:
Yorumlar (Atom)